Can Yayınları Yaban Muzu
Can Yayınları Yaban Muzu / Jose Mauro de Vasconcelos
Brezilyalı yazar José Mauro de Vasconcelos'un damarlarında Portekizli ve Kızılderili kanı vardır.
On beş yaşında, lisedeyken okumayı bıraktı.
Birçok farklı işte çalıştı.
Bu deneyimlerinin izleri, eserlerinde açıkça kendini gösterir.
Yaban Muzu, daha sonra yazacağı Şeker Portakalı ve Güneşi Uyandıralım'la ünü Brezilya sınırlarının dışına taşan yazarın yirmi iki yaşındayken yazdığı ilk kitabıdır.
Yaban Muzu'nda, Brezilya'nın garimpo denilen elmas madenlerinde çalışan Acımasız Adamlar'ın serüvenlerini dile getiren José Mauro de Vasconcelos, bu romanı yazmaya nasıl başladığını şöyle anlatıyor:
"Yüreğimi, kaygıyla dönüşümü bekleyeceği bir ağaç gölgesinde bıraktım ve yürüdüm; durmadan yürüdüm. Güneş yüzümü ve ellerimi yaktı. Tozlu, uzun ve sessiz pek çok yol aştım. (...) O sırada rastladım Acımasız Adamlar'a. Çok daha acıklı bir yaşam için çarpan, acılı bir yüreğe sahip adamlara. Başkalarına da kendilerine de acıma nedir bilmeyen adamlara. Öykülerini gördüm, işittim, yaşadım. Üzgün döndüm, beni kaygıyla aynı ağacın gölgesinde bekleyen yüreğimi aradım. Acımasız Adamlar'ın öyküsünü anlatmaya karar verdim. Bu öyküyü ne mürekkeple yazıyorum ne de kanla. Gezginliklerimin tozunda eriyip giden, acılarımın ve yorgunluklarımın terinden yararlanıyorum yalnızca."
- Açıklama
Can Yayınları Yaban Muzu / Jose Mauro de Vasconcelos
Brezilyalı yazar José Mauro de Vasconcelos'un damarlarında Portekizli ve Kızılderili kanı vardır.
On beş yaşında, lisedeyken okumayı bıraktı.
Birçok farklı işte çalıştı.
Bu deneyimlerinin izleri, eserlerinde açıkça kendini gösterir.
Yaban Muzu, daha sonra yazacağı Şeker Portakalı ve Güneşi Uyandıralım'la ünü Brezilya sınırlarının dışına taşan yazarın yirmi iki yaşındayken yazdığı ilk kitabıdır.
Yaban Muzu'nda, Brezilya'nın garimpo denilen elmas madenlerinde çalışan Acımasız Adamlar'ın serüvenlerini dile getiren José Mauro de Vasconcelos, bu romanı yazmaya nasıl başladığını şöyle anlatıyor:
"Yüreğimi, kaygıyla dönüşümü bekleyeceği bir ağaç gölgesinde bıraktım ve yürüdüm; durmadan yürüdüm. Güneş yüzümü ve ellerimi yaktı. Tozlu, uzun ve sessiz pek çok yol aştım. (...) O sırada rastladım Acımasız Adamlar'a. Çok daha acıklı bir yaşam için çarpan, acılı bir yüreğe sahip adamlara. Başkalarına da kendilerine de acıma nedir bilmeyen adamlara. Öykülerini gördüm, işittim, yaşadım. Üzgün döndüm, beni kaygıyla aynı ağacın gölgesinde bekleyen yüreğimi aradım. Acımasız Adamlar'ın öyküsünü anlatmaya karar verdim. Bu öyküyü ne mürekkeple yazıyorum ne de kanla. Gezginliklerimin tozunda eriyip giden, acılarımın ve yorgunluklarımın terinden yararlanıyorum yalnızca."