Lal - Bir Şemseddin Sivası Romanı
Nesil Yayıncılık - Lal (Bir Şemseddin Sivası Romanı) / Fatih Duman
Her şehrin bir sahibi var...
Bir şehrin sahipleri o şehrin toprağının üzerinde yaşayan, gezen, adım atanlar değildir.
O şehre gönül verip o toprağın altında ölseler bile hâlen dahi diri bir gönülle yatanlardır bence.
Bu kez de Şemseddin Sivasî için gecelerimi günüme ilikledim ben.
Aylarca onu okudum, onu dinledim, onu düşünerek uyudum, onunla ilgili cümlelerle uyandım hep.
Bir şehri sevmek ne demektir ve bir şehre gönül vermek ne demektir ondan öğrendim.
…
Yine gönlüm derde düştü kâri, bir sır var içimde bilmem ki nerede düştü?
Beraber arayalım ister misin?
Aynı derde düşelim, aynı sırrı bölüşelim ve geçelim bu zamanın onca derdinden de bir eski vakitte Sivas'ta buluşup Şemseddin Sivasî dergâhına göçelim.
…
Bu kez seni gözleri görmeyen bir adamın dilsiz, lâl bir kâtibe yazdırdıklarıyla çağırıyorum hayallerime.
Gönüller almak için yollara düşmüş birini onlar anlatıyor bize.
Peki nasıl olacak da anlatacaklar?
Birinin gözleri âmâ, görmüyor; diğerinin dili lâl, konuşamıyor…
- Açıklama
Nesil Yayıncılık - Lal (Bir Şemseddin Sivası Romanı) / Fatih Duman
Her şehrin bir sahibi var...
Bir şehrin sahipleri o şehrin toprağının üzerinde yaşayan, gezen, adım atanlar değildir.
O şehre gönül verip o toprağın altında ölseler bile hâlen dahi diri bir gönülle yatanlardır bence.
Bu kez de Şemseddin Sivasî için gecelerimi günüme ilikledim ben.
Aylarca onu okudum, onu dinledim, onu düşünerek uyudum, onunla ilgili cümlelerle uyandım hep.
Bir şehri sevmek ne demektir ve bir şehre gönül vermek ne demektir ondan öğrendim.
…
Yine gönlüm derde düştü kâri, bir sır var içimde bilmem ki nerede düştü?Beraber arayalım ister misin?
Aynı derde düşelim, aynı sırrı bölüşelim ve geçelim bu zamanın onca derdinden de bir eski vakitte Sivas'ta buluşup Şemseddin Sivasî dergâhına göçelim.
…
Bu kez seni gözleri görmeyen bir adamın dilsiz, lâl bir kâtibe yazdırdıklarıyla çağırıyorum hayallerime.Gönüller almak için yollara düşmüş birini onlar anlatıyor bize.
Peki nasıl olacak da anlatacaklar?
Birinin gözleri âmâ, görmüyor; diğerinin dili lâl, konuşamıyor…