Sepetim (0) Toplam: 0,00 TL
%20
%20
Martin Eden Jack London

Martin Eden

Satış Fiyatı : 50,00 TL
İNDİRİMLİ FİYAT : 40,00 TL
Kazancınız : 10,00 TL
Taksitli fiyat : 9 x 4,89 TL
Martin Eden
Martin Eden
EMA Kitap
40.00

ÜRÜN KODU: G035

DÜNYA KLASİKLERİ SERİSİ / Martin Eden

Yazan: Jack LONDON

Teknik Özellikler:384 Sayfa, 13,5 x 21 cm, Enzo Kuşe Kağıt

Martin Eden, Jack London'un 1909 yılında yazdığı klasikleşmiş romanıdır. Bir gemi işçisinin yazar olma çabasının anlatıldığı romanda; kalıplaşmış düşüncelere karşı duran, sorgulayan, inanan ve idealleri uğruna, çıkarına olmasa da düşündüklerini cesurca ifade eden Martin Eden anlatılır.

KİŞİLERİN TANITIMI   Martin:Sevgiyi arayan, kendini ezdirmeyen, eleştiriye açık, kendini geliştirmek isteyen, hisli, herkesi mutlu etmek isteyen, yakışıklı, kalın kollu, elindeki derileri kopmuş, vücudu geniş yanıklı, kaslı, çapkın bir insandır. Zengin olduktan sonra şık giyinen biri olur.   Ruth:Hırslı, havalı, zarif, saf iri, cansız, mavi gözlü; gür, sarı saçlı, soluk tenli, başarısızlıklardan hoşlanmayan kültürlü bir sanat tarihçisi entelektüel bir kızdır.   Brissenden: Ruhsal portresi: enteresan, gizemli, doğruyu bildiğini savunan, bilgili bir sosyalist zengin, uzun, ince suratlı, düşük omuzlu, uzun, ince elli, elmacık kemikli, iri ve kahverengi gözlü bir şair ve yazardır. Martın'i anlayabilen tek kişidir. Onun ölümü ile Martin de intihar etmeyi düşünmeye başlamıştır.   YER-ÇEVRE-ORTAM'IN TANITIMI Roman Londra'da geçiyor. Olay, Martin'in bir yatak, bir sandalyeden oluşan ufak odasında, Ruth'un antika biblolarla dolu, geniş odalı uzun koridorlu evinde, ağaçlı bir parkta, içinde bir sürü kitap bulunan bir kütüphanede ve sevimsiz bir çamaşırhanede geçer.   ZAMAN Roman 20. Yüzyılın hemen ilk başlarında Sosyalist düşüncelerin dünyaya yayılmaya başladığı yıllarda geçer. Kitap 1909 yılında yazılmıştır.   ANLATICI Roman 3. kişi (yazar) tarafından anlatılır. Romanın anlatıcısı her şeyi izleyen gözlemleyen, olayları takip ederek anlatan ama vakaya dâhil olmayan gözlemci anlatıcıdır.   ROMAN TÜRÜ Konusu bakımından sosyal bir romandır. Yarı otobiyografik özellikler taşıyan içsel derinliklere de inebilen psikolojik tahlil ve çözümlemeler de sunan akıcı bir romandır. Roman realist bir anlayışla yazılmıştır.   ÖZET Denizci Martin, çalışmayı sevmeyen, günlük bir programa ayak uyduramayan, kendini ezdirmeyen güçlü maceraperest, yakışıklı ve çapkın bir delikanlıdır. Günlerini gemiler ve meyhanelerde geçiren denizci Martin Eden, sık sık karıştığı çete kavgalarından birinde Arthur adlı zengin birinin hayatını kurtarır. Arthur Martin Eden'i evlerine çağırmış ve Ruth adındaki sanat tarihi öğrencisi kız kardeşi ile tanıştırmıştır. Martin, Ruth'u görür görmez aradığı kadını bulduğunu hisseder. Ve Ruth'a âşık olur. Martin Eden'in hayatı bu tanışma sonrasında değişmeye başlar. Martin, Ruth'un sayesinde ve onun özendirmeleri ile kendini eğitmeye başlar. Çünkü Ruth'u, elde edebilmenin dahası onu elde tutabilmenin yolunun kültürlü ve bilgili bir insan olmak olduğunu kavramıştır. Bu amaçla kendini eğitmeye ve kültürlü bir insan olmaya karar verir. O andan itibaren büyük bir kararlılıkla yazar olmaya ve belki de Ruth ile evlenmeyi kafasına koymuştur. Martin Ruth'la evlenmek istiyordu fakat aralarındaki uçurumu da görüyordu. Kolej eğitimli sosyetik Ruth Morse'i elde edebilmek hayatının amacı haline gelmiştir. Birden bire çetelerin ve denizcilerin arasından koparak içkili, kumarlı, serseri hayatından kurtularak filozofların düşünce dünyaları içinde dolaşmaya başlamıştır. İşi ve hayatı ile ilgili düşüncelerini yazarken, Sencer'in düşüncelerinin kendi fikirlerini yansıttığını fark eder. Spencer'i derinden derine incelemeye başlamıştır. Fakat Martin ile Ruth'un aşkı Martin'in istediği yolda gitmemektedir. Üstelik, sosyal olarak yabancı kaldığı Ruth'un çevresinde kendisini fakirliğinden dolayı aşağılayan insanlara kabul ettirmeye çalışmaktan yorgun düşmektedir. Üstelik Ruth, onun azmini ve yeteneklerini bilmesine rağmen, ona inanmamakta, sürekli olarak Martin'e düzenli bir iş bulmasını önermektedir. Üstelik Ruth, onu başarısız bulmaktadır. Yazılarının beğenilmemesi ve yayınlanmamasını Martin'in başarısızlığına bağlamaktadır. Ruth ona kendini geliştirmesinde yardım etmekte, ona dersler vermektedir. Martin artık kendisini çok geliştirmiştir. Fakat ne kadar gelişse de geçmişinden kalan edinimleri, çocukluk ve gençlik yıllarından kalıplaşmış olan tavır ve tepkileri kısacası içinde vahşi Martin Eden'i söküp atamamaktadır. Kendini doğru ifade etmeyi, daha doğrusu o insanların anlayabileceği şekilde ifade edebilmeyi öğrenememiştir. Bir tartışma sonrasında bir gazeteci ona sosyalist damgası vurur. Russ Brissenden -George Sterling üzerine yazan solcu bir şair- Martin'in yazılarında bir ışık görmüştür. Fakat bu bile Ruth için yeterli değildir. Ruth Martin'i terk eder çünkü Martin'i başarısız bulmaktadır ve onun için başarısız şeyler değerli değildir. Dergiler ve gazeteler Martin'in yazılarını yayınlamadıkları gibi ve onun sosyalist olduğuna inanmışlardır. Martin Eden, Ruth'tan ayrıldıktan sonra Lizzie Connoly'le arkadaşlık etmeye başlar, Lizzie bütün 3. sınıf kızları gibi Martin için ölmeyi bile göze almaktadır. Ama Martin onu sevememektedir. Martin'in gözü Ruth'tan başkasını görmemektedir. Bu düşüncelerini ve onu sevmediğini Lizzie Connoly'e de söyler.   Fakat tüm bunlar Martin'i daha da kamçılayan gelişmeler olmuştur. Martin kendini geliştirdikçe ilk zamanlarda zenginlikleri ve bilgileri ile başını döndüren insanların esasında basmakalıp şeyler öğrenen, hayatı özümseyememiş, onca okullarda okumuş, onca kitap okumalarına ve üniversiteleri bitirmelerine rağmen çok cahil kalmış insanlar olduklarını fark etmeye başlamıştır. Bu insanlar olamadıkları insanları oynamakta ve bilmediklerini biliyor gibi görünmektedir. Gerçekte bu insanların parasını ve mevcut konumlarını korumak dışında ideallerinin olmadığını anlamıştır. Önceleri sanatın ve kültürün kaynağı gibi gördüğü bu insanlar gözünde birer asalak ve uyduruk kişiler haline düşmüşlerdir. "Çevresi edebiyatı bilmeden diploma almış edebiyatçılarla, geometri bilmeyen mühendislerle, ekonomi bilmeyen siyasetçilerle, biyoloji bilmeyen din adamları ile doludur. İşin garibi herkes aslında hiç haberdar olmadığı ve anlamadığı fikirler üzerinde tartışmakta, şuradan buradan duydukları klişeleri kullanmakta ve neredeyse bir moda ve sürü halinde düşünmektedir.” Martin kendi doğal yetenekleri, Spencer ve benzeri filozoflardan edindiği izlenim ve değerlendirmeleri, denizci ve serserilik yıllarından edindiği deneyimlerle, bu çevreden aldığı bilgileri sentezleyerek ulaştığı kavrama ve algılama yetenekleri sayesinde gerçek bilgiyi ayırt etmeyi ve doğal seleksiyonla evrimleşen evrensel boyutlu düşünce gücünü bu tip insanlara karşı kullanmaya başlayarak onlara üstün gelmeye başlamıştır. Gemi işçiliğini bırakarak kendisini tamamen yazarlığa vermiştir. Yazdığı ve yeterince güzel olduğunu düşündüğü birçok eseri, yayınevlerine yollamış ama bu eserleri yayımlanmadan geri gelmektedir. Tamamen parasız kalmış aç kalmış ve çok muhtaç hallere düşmüştür. Bayan Morse ve Bay Morse Martin ile Lizzie Connoly'in ilişkisine karşı çıkmaktadır. Bu olaylar onlar için de bir fırsat olmuş, Liz ile Martin'in ayrılmalarını sağlamışlardır. Martin yazı yazmaya devam eder. Gönderdiği yazılar geri çevrilir. Fakat hiç beklemediği bir anda yazıları kabul edilmeye başlar. En sonunda Martin'in büyük bir yazar olduğu ortaya çıkmıştır. Brissenden'in yardımları ile Martin'in eserleri tanınmaya, basılmaya ve çok satmaya başlar. Martın artık ünlü bir yazar, zengin bir insan haline gelir. Artık herkes tarafından tanınan bir insandır. Bu gelişmeler sonrasında Ruth onu geri ister fakat Ruth artık Martin'in midesini bulandırmaktadır. Tam da bu sırlarda Brissenden'ın intiharı Martin'i çok etkiler. Ünlü olduktan sonra insanların ona karşı tavırları tamamen değişmiştir. Herkesin ikinci yüzü ortaya çıkmaya başlamıştır. Kavgalı olduğu yargıç Blount ve Bay Morse bile onu yemeğe çağırmıştır. Eskiden ona hiç yüz vermeyen ona aşağılık insanmış gibi davranan herkes ona karşı birdenbire dalkavukluk yapmaya başlamıştır. Değer verdiği her insanın böylesine adilik ve acizlik içine düşmüş olmaları onda tiksintiler oluşturmaya başlamıştır. Yemeğe ihtiyaç duyduğunda yanlarına çağırmayan insanların şimdilerde bunu yapmaya kalkışmaları onu iğrendirmektedir. Yazarlığı da bırakmış, yazdığı ve evvelce bastırtamadığı yazılarını sırayla bastırtmaya başlamıştır. Parasının bir kısmını kardeşleri, komşusu, eski arkadaşı Joe ve Lizzie için harcamaya başlar. Ve Güney Denizi'ne gitmek için son kez gemiye biner. Gemide sıkıldığı için hayran olduğu Swinburne'ün bir kitabını okur. Kitaptaki şiirde okuduğu şu mısralar onu intihar etmeye yöneltir: ... Hiçbir yaşamın sonsuz olmadığı, Ölülerin asla dirilmediği...   Ona göre artık zengin ve ünlü olmanın, gerçek sevgiyi bulamadıktan sonra yaşamanın da bir anlamı kalmamıştır ve artık dünyada ona bir yoktur. O da yapması gereken şeyi yapar ve denize atlar, ciğerlerini nefes ile doldurur ve gidebileceği kadar derine gider. Derine gittikçe basınçtan kulakları patlamaya başlar, yukarıya çıkmak için çaba harcasa da artık ölmek üzeredir.   Jack London'ın Biyografisi (1876 - 1916)   Jack London Ünlü Amerikalı yazar. 1876 yılında San Fransisco'da doğdu, 22 Kasım 1916'da, yani daha 40 yaşındayken böbrek yetmezliğinden, bir başka iddiaya göre de intihar ederek San Francisco'da öldü. Çocukluğu yoksulluk içinde geçti. 14 yaşında okulunu bırakarak hayata atıldı. Türlü işlere girip çıktı, Amerika içinde ve dışında uzun, maceralı yolculuklar yaptı, hapis yattı. Giderek militan bir sosyalist oldu. İlk kitabı "Kurt Dölü" 1900 yılında yayınlandı. London, 17 yılda "kıpır kıpır hayat ve düşünce kaynayan" (Anatole France) elli ciltlik dev bir eser vermiştir. Eserlerinde yaşam kavgasını romantik bir bakışla anlatır, çoğu eserinde sert bir kapitalizm eleştirisi göze çarpar. Kitapları yabancı dillere en çok çevrilmiş ABD'li yazarlardandır.

Her Kitap

Ayrı Bir Heyecan

Her Kitap

Ayrı Bir Dünya

Yorum yazın 15 puan kazanın.
Bu ürüne ilk yorum yapan siz olun.
  • Açıklama
    • ÜRÜN KODU: G035

      DÜNYA KLASİKLERİ SERİSİ / Martin Eden

      Yazan: Jack LONDON

      Teknik Özellikler:384 Sayfa, 13,5 x 21 cm, Enzo Kuşe Kağıt

      Martin Eden, Jack London'un 1909 yılında yazdığı klasikleşmiş romanıdır. Bir gemi işçisinin yazar olma çabasının anlatıldığı romanda; kalıplaşmış düşüncelere karşı duran, sorgulayan, inanan ve idealleri uğruna, çıkarına olmasa da düşündüklerini cesurca ifade eden Martin Eden anlatılır.

      KİŞİLERİN TANITIMI   Martin:Sevgiyi arayan, kendini ezdirmeyen, eleştiriye açık, kendini geliştirmek isteyen, hisli, herkesi mutlu etmek isteyen, yakışıklı, kalın kollu, elindeki derileri kopmuş, vücudu geniş yanıklı, kaslı, çapkın bir insandır. Zengin olduktan sonra şık giyinen biri olur.   Ruth:Hırslı, havalı, zarif, saf iri, cansız, mavi gözlü; gür, sarı saçlı, soluk tenli, başarısızlıklardan hoşlanmayan kültürlü bir sanat tarihçisi entelektüel bir kızdır.   Brissenden: Ruhsal portresi: enteresan, gizemli, doğruyu bildiğini savunan, bilgili bir sosyalist zengin, uzun, ince suratlı, düşük omuzlu, uzun, ince elli, elmacık kemikli, iri ve kahverengi gözlü bir şair ve yazardır. Martın'i anlayabilen tek kişidir. Onun ölümü ile Martin de intihar etmeyi düşünmeye başlamıştır.   YER-ÇEVRE-ORTAM'IN TANITIMI Roman Londra'da geçiyor. Olay, Martin'in bir yatak, bir sandalyeden oluşan ufak odasında, Ruth'un antika biblolarla dolu, geniş odalı uzun koridorlu evinde, ağaçlı bir parkta, içinde bir sürü kitap bulunan bir kütüphanede ve sevimsiz bir çamaşırhanede geçer.   ZAMAN Roman 20. Yüzyılın hemen ilk başlarında Sosyalist düşüncelerin dünyaya yayılmaya başladığı yıllarda geçer. Kitap 1909 yılında yazılmıştır.   ANLATICI Roman 3. kişi (yazar) tarafından anlatılır. Romanın anlatıcısı her şeyi izleyen gözlemleyen, olayları takip ederek anlatan ama vakaya dâhil olmayan gözlemci anlatıcıdır.   ROMAN TÜRÜ Konusu bakımından sosyal bir romandır. Yarı otobiyografik özellikler taşıyan içsel derinliklere de inebilen psikolojik tahlil ve çözümlemeler de sunan akıcı bir romandır. Roman realist bir anlayışla yazılmıştır.   ÖZET Denizci Martin, çalışmayı sevmeyen, günlük bir programa ayak uyduramayan, kendini ezdirmeyen güçlü maceraperest, yakışıklı ve çapkın bir delikanlıdır. Günlerini gemiler ve meyhanelerde geçiren denizci Martin Eden, sık sık karıştığı çete kavgalarından birinde Arthur adlı zengin birinin hayatını kurtarır. Arthur Martin Eden'i evlerine çağırmış ve Ruth adındaki sanat tarihi öğrencisi kız kardeşi ile tanıştırmıştır. Martin, Ruth'u görür görmez aradığı kadını bulduğunu hisseder. Ve Ruth'a âşık olur. Martin Eden'in hayatı bu tanışma sonrasında değişmeye başlar. Martin, Ruth'un sayesinde ve onun özendirmeleri ile kendini eğitmeye başlar. Çünkü Ruth'u, elde edebilmenin dahası onu elde tutabilmenin yolunun kültürlü ve bilgili bir insan olmak olduğunu kavramıştır. Bu amaçla kendini eğitmeye ve kültürlü bir insan olmaya karar verir. O andan itibaren büyük bir kararlılıkla yazar olmaya ve belki de Ruth ile evlenmeyi kafasına koymuştur. Martin Ruth'la evlenmek istiyordu fakat aralarındaki uçurumu da görüyordu. Kolej eğitimli sosyetik Ruth Morse'i elde edebilmek hayatının amacı haline gelmiştir. Birden bire çetelerin ve denizcilerin arasından koparak içkili, kumarlı, serseri hayatından kurtularak filozofların düşünce dünyaları içinde dolaşmaya başlamıştır. İşi ve hayatı ile ilgili düşüncelerini yazarken, Sencer'in düşüncelerinin kendi fikirlerini yansıttığını fark eder. Spencer'i derinden derine incelemeye başlamıştır. Fakat Martin ile Ruth'un aşkı Martin'in istediği yolda gitmemektedir. Üstelik, sosyal olarak yabancı kaldığı Ruth'un çevresinde kendisini fakirliğinden dolayı aşağılayan insanlara kabul ettirmeye çalışmaktan yorgun düşmektedir. Üstelik Ruth, onun azmini ve yeteneklerini bilmesine rağmen, ona inanmamakta, sürekli olarak Martin'e düzenli bir iş bulmasını önermektedir. Üstelik Ruth, onu başarısız bulmaktadır. Yazılarının beğenilmemesi ve yayınlanmamasını Martin'in başarısızlığına bağlamaktadır. Ruth ona kendini geliştirmesinde yardım etmekte, ona dersler vermektedir. Martin artık kendisini çok geliştirmiştir. Fakat ne kadar gelişse de geçmişinden kalan edinimleri, çocukluk ve gençlik yıllarından kalıplaşmış olan tavır ve tepkileri kısacası içinde vahşi Martin Eden'i söküp atamamaktadır. Kendini doğru ifade etmeyi, daha doğrusu o insanların anlayabileceği şekilde ifade edebilmeyi öğrenememiştir. Bir tartışma sonrasında bir gazeteci ona sosyalist damgası vurur. Russ Brissenden -George Sterling üzerine yazan solcu bir şair- Martin'in yazılarında bir ışık görmüştür. Fakat bu bile Ruth için yeterli değildir. Ruth Martin'i terk eder çünkü Martin'i başarısız bulmaktadır ve onun için başarısız şeyler değerli değildir. Dergiler ve gazeteler Martin'in yazılarını yayınlamadıkları gibi ve onun sosyalist olduğuna inanmışlardır. Martin Eden, Ruth'tan ayrıldıktan sonra Lizzie Connoly'le arkadaşlık etmeye başlar, Lizzie bütün 3. sınıf kızları gibi Martin için ölmeyi bile göze almaktadır. Ama Martin onu sevememektedir. Martin'in gözü Ruth'tan başkasını görmemektedir. Bu düşüncelerini ve onu sevmediğini Lizzie Connoly'e de söyler.   Fakat tüm bunlar Martin'i daha da kamçılayan gelişmeler olmuştur. Martin kendini geliştirdikçe ilk zamanlarda zenginlikleri ve bilgileri ile başını döndüren insanların esasında basmakalıp şeyler öğrenen, hayatı özümseyememiş, onca okullarda okumuş, onca kitap okumalarına ve üniversiteleri bitirmelerine rağmen çok cahil kalmış insanlar olduklarını fark etmeye başlamıştır. Bu insanlar olamadıkları insanları oynamakta ve bilmediklerini biliyor gibi görünmektedir. Gerçekte bu insanların parasını ve mevcut konumlarını korumak dışında ideallerinin olmadığını anlamıştır. Önceleri sanatın ve kültürün kaynağı gibi gördüğü bu insanlar gözünde birer asalak ve uyduruk kişiler haline düşmüşlerdir. "Çevresi edebiyatı bilmeden diploma almış edebiyatçılarla, geometri bilmeyen mühendislerle, ekonomi bilmeyen siyasetçilerle, biyoloji bilmeyen din adamları ile doludur. İşin garibi herkes aslında hiç haberdar olmadığı ve anlamadığı fikirler üzerinde tartışmakta, şuradan buradan duydukları klişeleri kullanmakta ve neredeyse bir moda ve sürü halinde düşünmektedir.” Martin kendi doğal yetenekleri, Spencer ve benzeri filozoflardan edindiği izlenim ve değerlendirmeleri, denizci ve serserilik yıllarından edindiği deneyimlerle, bu çevreden aldığı bilgileri sentezleyerek ulaştığı kavrama ve algılama yetenekleri sayesinde gerçek bilgiyi ayırt etmeyi ve doğal seleksiyonla evrimleşen evrensel boyutlu düşünce gücünü bu tip insanlara karşı kullanmaya başlayarak onlara üstün gelmeye başlamıştır. Gemi işçiliğini bırakarak kendisini tamamen yazarlığa vermiştir. Yazdığı ve yeterince güzel olduğunu düşündüğü birçok eseri, yayınevlerine yollamış ama bu eserleri yayımlanmadan geri gelmektedir. Tamamen parasız kalmış aç kalmış ve çok muhtaç hallere düşmüştür. Bayan Morse ve Bay Morse Martin ile Lizzie Connoly'in ilişkisine karşı çıkmaktadır. Bu olaylar onlar için de bir fırsat olmuş, Liz ile Martin'in ayrılmalarını sağlamışlardır. Martin yazı yazmaya devam eder. Gönderdiği yazılar geri çevrilir. Fakat hiç beklemediği bir anda yazıları kabul edilmeye başlar. En sonunda Martin'in büyük bir yazar olduğu ortaya çıkmıştır. Brissenden'in yardımları ile Martin'in eserleri tanınmaya, basılmaya ve çok satmaya başlar. Martın artık ünlü bir yazar, zengin bir insan haline gelir. Artık herkes tarafından tanınan bir insandır. Bu gelişmeler sonrasında Ruth onu geri ister fakat Ruth artık Martin'in midesini bulandırmaktadır. Tam da bu sırlarda Brissenden'ın intiharı Martin'i çok etkiler. Ünlü olduktan sonra insanların ona karşı tavırları tamamen değişmiştir. Herkesin ikinci yüzü ortaya çıkmaya başlamıştır. Kavgalı olduğu yargıç Blount ve Bay Morse bile onu yemeğe çağırmıştır. Eskiden ona hiç yüz vermeyen ona aşağılık insanmış gibi davranan herkes ona karşı birdenbire dalkavukluk yapmaya başlamıştır. Değer verdiği her insanın böylesine adilik ve acizlik içine düşmüş olmaları onda tiksintiler oluşturmaya başlamıştır. Yemeğe ihtiyaç duyduğunda yanlarına çağırmayan insanların şimdilerde bunu yapmaya kalkışmaları onu iğrendirmektedir. Yazarlığı da bırakmış, yazdığı ve evvelce bastırtamadığı yazılarını sırayla bastırtmaya başlamıştır. Parasının bir kısmını kardeşleri, komşusu, eski arkadaşı Joe ve Lizzie için harcamaya başlar. Ve Güney Denizi'ne gitmek için son kez gemiye biner. Gemide sıkıldığı için hayran olduğu Swinburne'ün bir kitabını okur. Kitaptaki şiirde okuduğu şu mısralar onu intihar etmeye yöneltir: ... Hiçbir yaşamın sonsuz olmadığı, Ölülerin asla dirilmediği...   Ona göre artık zengin ve ünlü olmanın, gerçek sevgiyi bulamadıktan sonra yaşamanın da bir anlamı kalmamıştır ve artık dünyada ona bir yoktur. O da yapması gereken şeyi yapar ve denize atlar, ciğerlerini nefes ile doldurur ve gidebileceği kadar derine gider. Derine gittikçe basınçtan kulakları patlamaya başlar, yukarıya çıkmak için çaba harcasa da artık ölmek üzeredir.   Jack London'ın Biyografisi (1876 - 1916)   Jack London Ünlü Amerikalı yazar. 1876 yılında San Fransisco'da doğdu, 22 Kasım 1916'da, yani daha 40 yaşındayken böbrek yetmezliğinden, bir başka iddiaya göre de intihar ederek San Francisco'da öldü. Çocukluğu yoksulluk içinde geçti. 14 yaşında okulunu bırakarak hayata atıldı. Türlü işlere girip çıktı, Amerika içinde ve dışında uzun, maceralı yolculuklar yaptı, hapis yattı. Giderek militan bir sosyalist oldu. İlk kitabı "Kurt Dölü" 1900 yılında yayınlandı. London, 17 yılda "kıpır kıpır hayat ve düşünce kaynayan" (Anatole France) elli ciltlik dev bir eser vermiştir. Eserlerinde yaşam kavgasını romantik bir bakışla anlatır, çoğu eserinde sert bir kapitalizm eleştirisi göze çarpar. Kitapları yabancı dillere en çok çevrilmiş ABD'li yazarlardandır.

      Her Kitap

      Ayrı Bir Heyecan

      Her Kitap

      Ayrı Bir Dünya

Kapat