Robinson Crusoe
ÜRÜN KODU: G041
DÜNYA KLASİKLERİ SERİSİ / Robinson Crusoe
Yazan: Danıei DEFOE
Teknik Özellikler: 352 Sayfa, 13,5 x 21 cm, Enzo Kuşe Kağıt
Daniel Defoe'nun, eserlerinde günlük hayatı anlatması dönemi için yenilikçi bir hareket olmuş ve roman türünün gelişmesine katkıda bulunmuştur. Roman yazmaya altmışlı yaşlarında başlayan Defoe, ilk romanı "Robinson Crusoe"yu yayımladığında orta sınıftan geniş bir okuyucu kitlesi yakaladı.
KİTABIN KONUSU VE AÇIKLAMASI
Dünya edebiyatının en önemli eserlerindendir. Konusunun ilginçliği ve dilinin akıcılığı romanın çok okunmasını sağlamıştır. Bir adada tek başına yıllarca yaşamak zorunda kalan bir kişiyi anlatır. Roman, kendinden sonraki yazarları derinden etkilemiştir.
ESER HAKKINDA BİLGİ
Gerçekçi roman türünün en güzel örneklerinden olan Robinson Crusoe yazıldığı zaman yayınevleri bu romanı basmak istemediler. Bu eserin okuyucu bulamayacağından kuşku duyuyorlardı. Eserde karekterlerden çok sürüvene önem verilmiştir. Kahramanların karakterleri gerçekçi bir dille anlatılmasına rağmen onların ruhlarından ve iç dünyalarından pek az söz edilmiştir. Robinson bilinmeyen ve işlenmeyen ve işlenmemiş cesaretin simgesi olarak ele alınmıştır. Çünkü Robinson tek başına ıssız bir adada kalmasına rağmen sadece elindekini kullanarak kalmaz, adada kendine özgü birde uygarlık kurarar.
ANAFİKRİ
Bana göre eserin ana fikri insanın ne olursa olsun hayattan kopmaması gerektiğini, elindeki imkanları değerlendirerek yaşama sımsıkı sarılması gerektiğidir.
KAHRAMANLARI
Robinson: Eserin kahramanıdır. Robinson maceracı bir kişiliğe sahip olup hayata sımsıkı bağlı ve elindeki imkanları iyi kullanmasını bilen bir insandır.
Cuma: Robinson'un vahşilerin elinden kurtardığı bir yerlidir. Sadık ve çalışkan bir insandır.
DANİEL DEFOE HAKKINDA BİLGİ
Londra'da doğdu. Gerçekciliği benimseyen ilk İngiliz yazardır. Yoksul bir ailenin çocuğudur. Babası ailenin geçimini kasaplık yaparak sağlamakta idi. Yazar geçimin sağlamak için çeşitli işlere girip çıkmıştır. Avrupanın çeşitli ülkelerini dolaşarak armotörlük ve politik alanda önemli rol oynamıştır. Yazmaya 22 yaşında din adamları aleyhine bir broşür yayınlamakla başladı. 1685'de Mouncount Dükünün emri altındaki ihtilalcilere katıldı ve cezalandırılmaktan zor kurtuldu. 1701 yılında hiciv şiiri "Gerçek İngiliz"i yayınladı. Hükümet aleyhine yazdığı yazılar yüzünden hapse girdi. Hapisten çıktıktan sonra "Preview" adında bir dergi çıkardı. En önemli eseri Robinson Crusoe'yi yazdığı zaman 60 yaşına gelmişti. 1731 yılında Londra'da öldü.
ÖZET
Robinson Crusoe orta halli bir İngiliz ailenin çocuğu idi. Babası Robinson'un iyi bir iş tutup sakin bir hayat sürmesini arzuladığı halde, Robinson denizlere açılıp maceracı bir hayat sürmeye öylesine can atıyordu ki, en sonunda evinde daha fazla kalamayacağını anladı. Büyüklerin haberi olmadan ilk yolculuğa çıktı. Gemi müthiş bir fırtınaya tutulmuştu. Robinson'u öyle bir deniz tutmuştu ki karaya sağsalim kavuşamamaktan korkuyordu. Karaya bir çıksam bir daha denizlerin adını anmıyacağım diye düşünüyordu.
Karaya sağsalim çıktıktan sonra arzuları yeniden depreşti. Tüccarlığa başlayarak Avrupa'ya mal götüren bir gemiye girdi. Bindiği gemiyi bir Fas korsan esir aldı. Fas kıyılarında bir limana esir olarak götürüldü. Orada hayatı öyle zor şartlar altında geçiyordu ki ilk fırsatta küçük bir sandala atlayıp kaçtı. Bir Portekiz yük gemisi onu buldu ve Birezilya'ya bıraktı.
Bir İngiliz çifti ona Afrika'ya gidip köle getirmesini önerince Robinson'un denizlere açılma arzusu yeniden uyandı, geçirdiklerini unutarak yeniden yola çıktı. Bu yolculuk Robinson'un hayatında bir dönüm noktası oldu ve büyük serüven böyle başladı.
Gemi Güney Amerika sahillerinden biraz uzakta bir adanın yakınlarında bir kaya çarpıp parçalandı. Yolcu ve mürettabattan yalnız Robinson kurtuldu. Dalgalar onu kıyıya sürükledi. Adada hiç kimse yoktu. Vahşi hayvanların bulunduğunu gösteren bir belirtide göze çarpmıyordu. Robinson batmış gemiden çeşitli araçlar ve yiyecek alarak adaya sandalla taşıdı.
Önce küçük bir tepenin eteğine yelken bezinden bir çadır kurdu. Herşeyden önce barutunu dikkatle saklıyordu. Robinson'un ikinci düşüncesi yiyecek stokuydu. İlk günlerde elinden geldiği kadar az yiyecek tüketiyordu. Çok geçmeden Robinson gemide mürekkep ve kağıt buldu ve günü gününe son hatıralarını yazmaya başladı. Barınağını uzun müddet oturacak hale soktu. Çadırın arka tarafında bir mağara buldu ve ilkel araçlarla mağarayı genişletti. Mağaraya sandalye, raf ve masa yaptı.
Robinson'un bundan sonra adada geçen son yirmi dört yılı da ilk günlerden farklı geçmedi. Robinson adanın her tarafını gezdi ve adanın diğer yanına bir yazlık ev yaptı. Mısır, arpa ve pirinç yetiştirebiliyordu. Her yıl yeni tohumları dikkatle saklıyordu, en sonunda küçük bir tarla ekecek kadar tohumu oldu. Yaban keçileri yakalayıp onları ehlileştirdi. Papağan yakaladı, onlarla oyalandı. Yeni eşyalar yaptı, mağarayı genişleterek, dışarıdan gelecek tehlikelere karşı muhafazalı hale getirdi.
Robinson'un adadaki yirmi dördüncü yılının ortasında bir olay, sürdüğü hayatın şeklini değiştirdi. Bir buçuk yıl kadar önce adaya vahşilerin geldiğini görmüştü. Bunlar hehalde başka adadan sanadalla gelmişlerdi. Bunlar başka bir kabile ile savaşa başlamışlardı. Robinson bir sabah insan kemikleri ve parçalanmış insan eti bularak korkuya kapılmıştı. Vahşilerin geri dönüp kendisini bulmasından çekiniyordu. En sonunda vahşilerin bir kısmı adaya döndü, kendilerine ziyafet hazırlığı yaparken Robinson üzerlerine ateş açarak onları korkuttu. Vahşilerin yanındaki esirlerden birini alıkoymayı başardı. Artık adada yalnız değildi. Adama onu yakaladığı günün adını verdi. Cuma diye çağırmaya başladı. Cuma onun sadık bir kölesi oldu.
Bir zaman sonra Robinson, Cuma'ya İngilizce öğretmeyi başardı. Cuma, ona geldiği adada on yedi beyaz adamın esir olarak tutulduğunu anlattı. Robinson onları kurtararak birlikte uygar dünyaya dönmenin çarelerini araştırmak istiyordu. Robinson'la Cuma büyük bir kayık yaptı ve öbür adaya gitmek üzere hazırlandılar. Bu sırada adaya yeni bir vahşi topluluğu geldi ve yanlarında da bir miktar daha esir getirmişlerdi. Esirlerden birisi beyaz adamdı. Esirlerin arasında Cuma'nın babası da vardı. Bu iki esiri kurtarmayı başardılar. Robinson on yedi beyaz esirden biri olan İspanyol'a elinden geldiği kadar iyi baktı. Cuma'nın adasını bir düşman kabile istila etmişti ve oradaki beyaz esirlerin hayatı tehlikedeydi.
Robinson İspanyol'u ve Cuma'nın babasını öbür esirleri kurtarmaya gönderdi. Onların dönüşünü beklerken bir İngiliz gemisinin adaya demir attığını gördü. Çok geçmeden kaptanla iki adamının gemide isyan çıkartan mürettebat tarafından atıldıklarını öğrendi. Robinson, Cuma ve üç denizci gemiyi almayı başardılar. Cuma, babası gelmeden adadan ayrılmak istemiyordu. Günün birinde gelip onların ne durumda olduklarını öğrenmeyi tasarladı. İsyancı tayfalardan beşi İngiltere'ye gidip asılmaktansa adada kalmayı uygun buldular. Robinson'la Cuma İngiltere'ye dönmüşlerdi. Otuzbeş yıl süren ayrılıktan sonra 1687 Haziran'ında ana vatanına geldiği zaman hiç kimsenin tanımadığı bir yabancıydı. Ama Robinson'un maceraları bu kadarla da bitmiyordu. Eski evini bulunduğu yere gelince, annesiyle babasının ve yakınlarının çoğu ölmüşlerdi. Yalnız iki kız kardeşiyle bir erkek kardeşinin sağ kaldıklarını öğrenmişti. Artık onu İngiltere'de tutan hiçbirşey kalmadığını gören Robinson Lizbon'a gitti. Arkadaşları mallarını saklamışlardı. Robinson öğrendiklerinden memnun şekilde İngiltere'ye döndü. Evlendi ve üç çoçuğu oldu. Karısı öldükten sonra 1695'de yeğeninin kaptanlık ettiği bir gemiye binerek Doğu Adalarına ve Çin'e gitmek üzere yola çıktı. Gemi Robinson'un adasına da uğramıştı. İspanyollarla İngiliz gemiciler yerli kabilenin kızları ile evlendiklerini ve adanın nüfusunun günden güne artmakta olduğunu gördü.
Küçük koloninin emniyet ve huzur içinde olduğunu anladıktan sonra Cuma ile Robinson yine gemiye binip denize açıldı. Brezilya'ya giderken gemiye vahşiler hücüm etti. Savaş sırasında Cuma öldürüldü. Brezilya'dan sonra Robinson Ümit Burnu'nu dolaştı ve Çin'e gelince Robinson'un burada bırakılmasını istediler. Rob Çin'den Sibirya'ya giden bir kervana katıldı. En sonunda İngiltere'ye vardı 54 yıllık ömrünün büyük bölümünü vatanından uzakta macera peşinde geçirmişti. Artık hayatının geri kalan kısmını da vatanında sükunet içinde dönüşü olmayan o büyük yoculuğa yavaş yavaş hazırlanmakla geçirecektir.
Her Kitap
Ayrı Bir Heyecan
Her Kitap
Ayrı Bir Dünya
- Açıklama
ÜRÜN KODU: G041
DÜNYA KLASİKLERİ SERİSİ / Robinson Crusoe
Yazan: Danıei DEFOE
Teknik Özellikler: 352 Sayfa, 13,5 x 21 cm, Enzo Kuşe Kağıt
Daniel Defoe'nun, eserlerinde günlük hayatı anlatması dönemi için yenilikçi bir hareket olmuş ve roman türünün gelişmesine katkıda bulunmuştur. Roman yazmaya altmışlı yaşlarında başlayan Defoe, ilk romanı "Robinson Crusoe"yu yayımladığında orta sınıftan geniş bir okuyucu kitlesi yakaladı.
KİTABIN KONUSU VE AÇIKLAMASI
Dünya edebiyatının en önemli eserlerindendir. Konusunun ilginçliği ve dilinin akıcılığı romanın çok okunmasını sağlamıştır. Bir adada tek başına yıllarca yaşamak zorunda kalan bir kişiyi anlatır. Roman, kendinden sonraki yazarları derinden etkilemiştir.
ESER HAKKINDA BİLGİGerçekçi roman türünün en güzel örneklerinden olan Robinson Crusoe yazıldığı zaman yayınevleri bu romanı basmak istemediler. Bu eserin okuyucu bulamayacağından kuşku duyuyorlardı. Eserde karekterlerden çok sürüvene önem verilmiştir. Kahramanların karakterleri gerçekçi bir dille anlatılmasına rağmen onların ruhlarından ve iç dünyalarından pek az söz edilmiştir. Robinson bilinmeyen ve işlenmeyen ve işlenmemiş cesaretin simgesi olarak ele alınmıştır. Çünkü Robinson tek başına ıssız bir adada kalmasına rağmen sadece elindekini kullanarak kalmaz, adada kendine özgü birde uygarlık kurarar.
ANAFİKRİ
Bana göre eserin ana fikri insanın ne olursa olsun hayattan kopmaması gerektiğini, elindeki imkanları değerlendirerek yaşama sımsıkı sarılması gerektiğidir.
KAHRAMANLARI
Robinson: Eserin kahramanıdır. Robinson maceracı bir kişiliğe sahip olup hayata sımsıkı bağlı ve elindeki imkanları iyi kullanmasını bilen bir insandır.
Cuma: Robinson'un vahşilerin elinden kurtardığı bir yerlidir. Sadık ve çalışkan bir insandır.
DANİEL DEFOE HAKKINDA BİLGİ
Londra'da doğdu. Gerçekciliği benimseyen ilk İngiliz yazardır. Yoksul bir ailenin çocuğudur. Babası ailenin geçimini kasaplık yaparak sağlamakta idi. Yazar geçimin sağlamak için çeşitli işlere girip çıkmıştır. Avrupanın çeşitli ülkelerini dolaşarak armotörlük ve politik alanda önemli rol oynamıştır. Yazmaya 22 yaşında din adamları aleyhine bir broşür yayınlamakla başladı. 1685'de Mouncount Dükünün emri altındaki ihtilalcilere katıldı ve cezalandırılmaktan zor kurtuldu. 1701 yılında hiciv şiiri "Gerçek İngiliz"i yayınladı. Hükümet aleyhine yazdığı yazılar yüzünden hapse girdi. Hapisten çıktıktan sonra "Preview" adında bir dergi çıkardı. En önemli eseri Robinson Crusoe'yi yazdığı zaman 60 yaşına gelmişti. 1731 yılında Londra'da öldü.
ÖZET
Robinson Crusoe orta halli bir İngiliz ailenin çocuğu idi. Babası Robinson'un iyi bir iş tutup sakin bir hayat sürmesini arzuladığı halde, Robinson denizlere açılıp maceracı bir hayat sürmeye öylesine can atıyordu ki, en sonunda evinde daha fazla kalamayacağını anladı. Büyüklerin haberi olmadan ilk yolculuğa çıktı. Gemi müthiş bir fırtınaya tutulmuştu. Robinson'u öyle bir deniz tutmuştu ki karaya sağsalim kavuşamamaktan korkuyordu. Karaya bir çıksam bir daha denizlerin adını anmıyacağım diye düşünüyordu.
Karaya sağsalim çıktıktan sonra arzuları yeniden depreşti. Tüccarlığa başlayarak Avrupa'ya mal götüren bir gemiye girdi. Bindiği gemiyi bir Fas korsan esir aldı. Fas kıyılarında bir limana esir olarak götürüldü. Orada hayatı öyle zor şartlar altında geçiyordu ki ilk fırsatta küçük bir sandala atlayıp kaçtı. Bir Portekiz yük gemisi onu buldu ve Birezilya'ya bıraktı.
Bir İngiliz çifti ona Afrika'ya gidip köle getirmesini önerince Robinson'un denizlere açılma arzusu yeniden uyandı, geçirdiklerini unutarak yeniden yola çıktı. Bu yolculuk Robinson'un hayatında bir dönüm noktası oldu ve büyük serüven böyle başladı.
Gemi Güney Amerika sahillerinden biraz uzakta bir adanın yakınlarında bir kaya çarpıp parçalandı. Yolcu ve mürettabattan yalnız Robinson kurtuldu. Dalgalar onu kıyıya sürükledi. Adada hiç kimse yoktu. Vahşi hayvanların bulunduğunu gösteren bir belirtide göze çarpmıyordu. Robinson batmış gemiden çeşitli araçlar ve yiyecek alarak adaya sandalla taşıdı.
Önce küçük bir tepenin eteğine yelken bezinden bir çadır kurdu. Herşeyden önce barutunu dikkatle saklıyordu. Robinson'un ikinci düşüncesi yiyecek stokuydu. İlk günlerde elinden geldiği kadar az yiyecek tüketiyordu. Çok geçmeden Robinson gemide mürekkep ve kağıt buldu ve günü gününe son hatıralarını yazmaya başladı. Barınağını uzun müddet oturacak hale soktu. Çadırın arka tarafında bir mağara buldu ve ilkel araçlarla mağarayı genişletti. Mağaraya sandalye, raf ve masa yaptı.
Robinson'un bundan sonra adada geçen son yirmi dört yılı da ilk günlerden farklı geçmedi. Robinson adanın her tarafını gezdi ve adanın diğer yanına bir yazlık ev yaptı. Mısır, arpa ve pirinç yetiştirebiliyordu. Her yıl yeni tohumları dikkatle saklıyordu, en sonunda küçük bir tarla ekecek kadar tohumu oldu. Yaban keçileri yakalayıp onları ehlileştirdi. Papağan yakaladı, onlarla oyalandı. Yeni eşyalar yaptı, mağarayı genişleterek, dışarıdan gelecek tehlikelere karşı muhafazalı hale getirdi.
Robinson'un adadaki yirmi dördüncü yılının ortasında bir olay, sürdüğü hayatın şeklini değiştirdi. Bir buçuk yıl kadar önce adaya vahşilerin geldiğini görmüştü. Bunlar hehalde başka adadan sanadalla gelmişlerdi. Bunlar başka bir kabile ile savaşa başlamışlardı. Robinson bir sabah insan kemikleri ve parçalanmış insan eti bularak korkuya kapılmıştı. Vahşilerin geri dönüp kendisini bulmasından çekiniyordu. En sonunda vahşilerin bir kısmı adaya döndü, kendilerine ziyafet hazırlığı yaparken Robinson üzerlerine ateş açarak onları korkuttu. Vahşilerin yanındaki esirlerden birini alıkoymayı başardı. Artık adada yalnız değildi. Adama onu yakaladığı günün adını verdi. Cuma diye çağırmaya başladı. Cuma onun sadık bir kölesi oldu.
Bir zaman sonra Robinson, Cuma'ya İngilizce öğretmeyi başardı. Cuma, ona geldiği adada on yedi beyaz adamın esir olarak tutulduğunu anlattı. Robinson onları kurtararak birlikte uygar dünyaya dönmenin çarelerini araştırmak istiyordu. Robinson'la Cuma büyük bir kayık yaptı ve öbür adaya gitmek üzere hazırlandılar. Bu sırada adaya yeni bir vahşi topluluğu geldi ve yanlarında da bir miktar daha esir getirmişlerdi. Esirlerden birisi beyaz adamdı. Esirlerin arasında Cuma'nın babası da vardı. Bu iki esiri kurtarmayı başardılar. Robinson on yedi beyaz esirden biri olan İspanyol'a elinden geldiği kadar iyi baktı. Cuma'nın adasını bir düşman kabile istila etmişti ve oradaki beyaz esirlerin hayatı tehlikedeydi.
Robinson İspanyol'u ve Cuma'nın babasını öbür esirleri kurtarmaya gönderdi. Onların dönüşünü beklerken bir İngiliz gemisinin adaya demir attığını gördü. Çok geçmeden kaptanla iki adamının gemide isyan çıkartan mürettebat tarafından atıldıklarını öğrendi. Robinson, Cuma ve üç denizci gemiyi almayı başardılar. Cuma, babası gelmeden adadan ayrılmak istemiyordu. Günün birinde gelip onların ne durumda olduklarını öğrenmeyi tasarladı. İsyancı tayfalardan beşi İngiltere'ye gidip asılmaktansa adada kalmayı uygun buldular. Robinson'la Cuma İngiltere'ye dönmüşlerdi. Otuzbeş yıl süren ayrılıktan sonra 1687 Haziran'ında ana vatanına geldiği zaman hiç kimsenin tanımadığı bir yabancıydı. Ama Robinson'un maceraları bu kadarla da bitmiyordu. Eski evini bulunduğu yere gelince, annesiyle babasının ve yakınlarının çoğu ölmüşlerdi. Yalnız iki kız kardeşiyle bir erkek kardeşinin sağ kaldıklarını öğrenmişti. Artık onu İngiltere'de tutan hiçbirşey kalmadığını gören Robinson Lizbon'a gitti. Arkadaşları mallarını saklamışlardı. Robinson öğrendiklerinden memnun şekilde İngiltere'ye döndü. Evlendi ve üç çoçuğu oldu. Karısı öldükten sonra 1695'de yeğeninin kaptanlık ettiği bir gemiye binerek Doğu Adalarına ve Çin'e gitmek üzere yola çıktı. Gemi Robinson'un adasına da uğramıştı. İspanyollarla İngiliz gemiciler yerli kabilenin kızları ile evlendiklerini ve adanın nüfusunun günden güne artmakta olduğunu gördü.
Küçük koloninin emniyet ve huzur içinde olduğunu anladıktan sonra Cuma ile Robinson yine gemiye binip denize açıldı. Brezilya'ya giderken gemiye vahşiler hücüm etti. Savaş sırasında Cuma öldürüldü. Brezilya'dan sonra Robinson Ümit Burnu'nu dolaştı ve Çin'e gelince Robinson'un burada bırakılmasını istediler. Rob Çin'den Sibirya'ya giden bir kervana katıldı. En sonunda İngiltere'ye vardı 54 yıllık ömrünün büyük bölümünü vatanından uzakta macera peşinde geçirmişti. Artık hayatının geri kalan kısmını da vatanında sükunet içinde dönüşü olmayan o büyük yoculuğa yavaş yavaş hazırlanmakla geçirecektir.Her Kitap
Ayrı Bir Heyecan
Her Kitap
Ayrı Bir Dünya